Kendisi sevimli olduğu kadar da uslu. Olayı şu, yatağa uyuklamak ya da kitap okumak için filan uzanınca ben, gelip zıplıyor yatağa, yanıma uzanıyor o da, ben de kilimini seriveriyorum altına bazen uyuklarken salyası akıyo yavrunun da. Ama misal nihai uyumak için yatağa yat, yani yorganı filan aç içine gir, rahatsız etmiyor. Dün gece yatarken ışığı kapayınca hatta kilimin üzerinden kalkıp yatağına geçip oraya yattı. Hemen kendisinin fotoğrafını göstereyim size yatağında yatarken.
Yeni paragraf, bu arada söylemeyi unuttum, Mariko kızımız ilk sorduğunda da “ne para için, ne senin için, sadece Coffee için ona bakarım, çok istiyorsan bize duty free’den alkol alırsın,” desem de, masamın üzerine 30€ bırakarak kaçtı, “eve filan bir şey alın ama kabul edin, yoksa bi daha böyle bir şey rica edecek yüzüm olmaz,” diyerek. Neyse, Coffee bahsi bu kadar.
***
Mikrofinans üzerine aldığım dersin üçüncü seansı bugündü. ROSCAs yani Rotating Saving and Consumption Associations’a giriş yaparak tamamladık kendisini. ROSCAs mikrofinansın başarısını anlamakta önemli olan faktörlerden biri gel gör ki bu janjanlı ismi türkçeye çevirirsek tahmin edin neye tekabül ediyor? Altın/Dolar Günü. Evet, bir sonraki aşamada, oha yok artık dantela da sağlığa mı faydalı yoksa diye düşüncelere gark etse de adamı gerçekten finansal piyasaların düzgün çalışmadığı bir yerde önemli bir faktör. Yalnız ben Türkiye’de, küçük burjuva mantığıyla, o senede bir toplanan paraların, varlıklılığı gösterme çabası içerisinde, ne kadarının gereksiz bir şekilde ev eşyası vs. yenilemeye harcandığını düşünmeden edemedim. İnternette de, Türkiye'de "Gün"lerin 80 sonrası enflasyonla başa çıkmak için yaygınlaştığını okudum, ilginç.
***
Haftanın en saçma anı sıralamasında ilk sırayı ise, Mahreen'in doğumgününde after-party tadında damladığımız OECD'de staj yapan Çinli kızın verdiği partinin ilerleyen saatlerinde tanık olduğum manzara aldı. Bizle birlikte merdivenleri yukarı tırmanan iki kız, dans pistine adımı atar atmaz öpüşmeye başlayarak ilk sinyalleri verse de "climax"e Henri'nin sıvışırcasına dans pistine seyirtip dans etmeye başladığı kızın, bahsi geçen dans aktivitesinin yaklaşık 15. dakikasında başka bir kızla öpüşmeye başlamasında yaklaşıldı. Saat 4'e gelirken, ben pencere kenarında Alejandro'yla muhabbet ederken, bizim için anonim kalmış bu insan topluluğundaki altı kızın çalan müziğin gazıyla kollarını birbirlerinin omuzlarına atarak zıplamaya başlamaları ve bunun tamamiyle halayı andırması, kızların dördünün daha önce birbiriyle öpüşmüş olmaları vs hepsini cümle içinde kullanırsam "Paris'te, saat sabah 4'te sıralarında, tanımadığım bir insanın evinde, tanımadığım, halay çeken -dördü lezbiyen- altı kıza bakmakta olmam" bence bayağı acayipti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder